| Türkiye'de Aikido Nasıl Başladı?
Türkiye’de Aikido’nun nasıl başladığına dair yazılar okudukça kendimi gülmekten alıkoyamıyorum. Acaba benim yaşadığımın dışınada başka bir Türkiye mi var diye düşünüyorum. Aşağıda, Türkiye'de Aikido'nun nasıl başladığını bu ülkenin ilk siyah kemerli aikidocusu olarak sizlerle paylaşıyorum.
Kenji Kumagai ilk önce merkez olarak tarihi olması nedeni ile Mısır’ın Kahire şehrini seçti. Ancak daha sonra İstanbul’a yaptığı bir seyahatte İstanbul’u çok beğenmesi nedeni ile ofisini İstanbul’a taşıdı. Çok ciddi şeker hastalığı sorunu olan Kumagai, İstanbul’a geldikten kısa bir süre sonra hastalanarak 6 ay kadar tedavi gördü. İyileşir iyileşmez de hemen Kadıköy’deki bu salona geldi. Salon’un sahibi olan Ahmet Berkol Hoca ile görüşmesinin hemen sonrasında Aikido derslerine, bu salonun değişik branşlardaki hoca ve kıdemli öğrencileri ile başladı. Bu derslerin öncesinde Aikido konusunda şöyle bir gelişme olmuştu; Spor Salonunda küçük çocuklara jimnastik dersi veren Lemi Bağdatlılar, bir gün Ahmet hocaya yurt dışında yaşayan bir yakınının Aikido diye bir spor yaptığını ve Türkiye’ye geldiği bir dönemde birkaç defa kendisi ile, esnek olmasından dolayı, biraz egzersiz yaptığını söyledi. Ahmet Hoca da Lemi Beyden hatırladığı kadarı ile ders vermesini istedi. Lemi Bey de derslerine başladı. Öğrencileri arasında daha sonra Kumagai Hocanın da derslerine katılacak olan İhsan Özgün ve Mevlüt Zor vardı. O dönemde dersleri izlemiş ve sonra da Aikido çalışmış birisi olarak yapılanların çok da Kumagai Hocanın bize öğrettiklerine benzemediğini söyleyebilirim. Bir gün Ahmet Berkol Hoca, Lemi Bey ve ben dönemin popüler Uzakdoğu sporları dergisi Karakuşak’ı ziyaret etmek için yola çıktıktan sonra Kadıköy’de yürürken Lemi Beyi nasıl takdim edeceğimizden bahsettik. Lemi Bey Aikido konusunda herhangi bir diploması, kuşağı olmadığını söyleyince Ahmet Berkol Hoca ‘Dert ettiğin şeye bak Lemi, verdim gitti sana Aikido’da siyah kemeri’ dedi. Birlikte güldük.O günden sonra Lemi Bey Aikido’da siyah kemer oldu. Kumagai Shihan’ın derslere başlaması ile Lemi Bey de hakamasını ve siyah kemereni çıkararak beyaz kemer ile derslere başladı. Derslerin başlaması ile birlikte birkaç ay içerisinde gerek gurubun en gençlerinden birisi olmam ve gerekse de Aikidonun benim yapıma fazlasıyla uyması ve öğrenmeye açık olmam nedeni ile diğer arkadaşlarımdan derece olarak öne geçtim. Siyah kemer sınavına ben ve salonun sahibi Ahmet Berkol Hoca ( Hoca diyorum çünkü Aikido’yu birlikte çalışmamıza rağmen Ahmet Berkol Hoca Türkiye’nin en kıdemli Judo hocalarından biri idi.) diğer arkadaşlarımızdan birkaç ay önce girdik ve siyah kemer olduk. Bunlar aynı zamanda Türkiye’nin de ilk resmi Aikido dereceleri idi. Ahmet Berkol Hoca siyah kemerin ilk derecesini aldıktan sonra derslere düzenli olarak katılmayı bıraktı. Bu nedenle siyah kemerin 2. derecesine ancak yaklaşık 15 yıl sonra geçti. O günlerde derslere düzenli olarak katılan kişileri sayarsak bunlar Lemi Bağdatlılar, İhsan Özgün, Ali Uludağ, Neşe Altan, ( kendisi bu ülkenin ilk kadın aikidocusu,ilk kadın siyah kemer ve ilk kadın Aikido Hocasıdır.) Yalçın Yenice, Mevlüt Zor, Melih Toprakçı ve ben Mustafa Aygün olarak sayabiliriz. Arada zaman zaman derslere katılıp sonra da uzun aralar veren başka arkadaşlar da olmuştur. Türkiye’de Aikido’nun sevilmesinde teknik olarak olmasa da insani kişiliği ile Kumagai Shihan’ın eşi Shigemi’nin de büyük payı vardır. Yine onlar kadar olmasa da zaman zaman derslerimize katılan, bizlere yardımcı olan Mitsui’nin genel müdürü bay Ura’nın da adını anmak gerekir diye düşünüyorum. Kumagai Hoca’nın ders verdiği dönemde bizlere tercüman olarak yardımcı olan Komatsu firması görevlilerinden Ergin Sezen ve Hocanın şoförü Ekrem Abi de ( nur içinde yatsın ) o dönemin unutamayacağımız kişileri arasındadır. | ||